This is some basic text information about the FAQs page. You can leave it empty if you do not want to display this information. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit, sed diam nonummy nibh euismod tincidunt ut laoreet dolore magna aliquam erat volutpat.

Her bir kemoterapi tedavisinde daha kötü olursunuz. Zaman geçtikçe daha da harap olursunuz.

Doğru ve Yanlış : Kemoterapiden sonra kendinizi kötü hissediyorsanız, doktorunuz rahatsızlıklarınızı hafifletmek için ilaçlar verir. İlk tedavide rahatsız olmanız bir sonrakinde de aynı veya daha fazla derecede rahatsız olacağınız anlamına gelmez. Ancak, bitkinlik birikimlidir. Tüm tedavi bitene kadar kendinizi tam olarak enerjik hissetmeyebilirsiniz.

İlk başta bulantınız olmalı ki doktorlar kemoterapiye nasıl yanıt verdiğinizi anlayabilsin.

Yanlış : Hiç kimse rahatsız olmak zorunda değildir. Kemoterapi ile birlikte bulantı önleyici ilacın ilk dozu da verilir, ayrıca eve döndükten sonra ilk 48 saatte almanız gereken haplar da size verilir.

Genç kadınların kemoterapi sırasında daha fazla bulantısı olur.

Ne kadar genç iseniz bulantı ortaya çıkma olasılığı o kadar yüksektir. Genç kadınların beyinlerindeki bulantı tetikleyici alan daha büyüktür, bu alan yaş ilerledikçe küçülür.

Kemoterapiye bağlı olarak hasta olmazsanız, tedavi başarılı değildir.

Yanlış : Kemoterapi ili ilgili “acı yoksa kazanım da yok” dedikodusu gerçekten dedikodudur. Kemoterapiye bağlı olumsuz etkiler ile kansere karşı elde edilen yararlar arasında bir ilişki yoktur. Her bir hasta farklı yanıt verebilir. Bazı hastalarda çok az yan tesir görülürken, bazılarında her gün ortaya çıkar.

Aldığınız en yüksek kemoterapi alabileceğiniz en iyi tedavidir. Daha fazlası daha iyi sonuç vermez.

Kemoterapi söz konusu olduğunda, en önemli nokta standartların ne üzerinde ne de aşağısında olan doğru ilaç bileşiminin uygulanmasıdır. En az standart dozda ilaç almak çok önemlidir, fazlasının verilmesi gerçek bir avantaj sağlamaz.

Radyoterapi başka meme kanseri oluşma riskini arttırır.

Yanlış : Meme radyoterapisinin amacı aynı memede meme kanserinin yineleme riskini azaltmaktır. Bir memeye radyoterapi uygulanması diğer memede kanser oluşma riskini arttırmaz. Radyasyon ile kanser arasında ilişki olduğu doğrudur : Hodgkin hastalığı sebebiyle göğüs bölgesine radyoterapi uygulanan kızlarda meme kanseri riski artar çünkü gelişmekte olan meme dokusu radyasyon hasarına karşı savunmasızdır. İkinci dünya savaşı sırasında Hiroşima’da atom bombasına maruz kalan kadınların küçük bir kısmında meme kanseri görülme oranı artmıştır. Bugün, o kadınların tüm vücutlarında düşük dozda radyasyona maruz kalmaları sonucu bu durumun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Ancak tedavi edici olarak verilen radyasyon sadece meme bölgesine uygulandığından vücudun diğer bölgelerine “yayılmamaktadır”.

Radyoterapi bulantı ve kusmaya neden olur.

Yanlış : Meme ve lenf bezlerine uygulanan radyoterapi bulantı veya kusmaya neden olmaz. Büyük olasılıkla bu mit, kemoterapi ile radyoterapinin birbiriyle karıştırılması sonucu doğmuştur. Bazı kemoterapi ilaçları bulantı ve kusmaya yol açabilir. Bazı antiöstrojenler ile bazı ağrı kesiciler de hafif bulantıya sebep olabilir. Ayrıca, hastalıktan kaynaklanan stres ve gerginlik sebebiyle de midenizde rahatsızlık hissedebilirsiniz.

Radyoterapi saçlarımın dökülmesine yol açar.

Yanlış : Başınıza uygulanmadığı takdirde, hayır.

Sadece radyoterapi alıyorsanız, saçlarınız dökülmez (meme başı çevrenizdeki ve memeye yakın koltukaltı bölgenizdeki tüyler dökülebilir ancak daha sonra tekrar çıkarlar). Radyoterapinin saçları döktüğü düşüncesi, radyoterapi ile kemoterapinin birbirine karıştırıldığı yanlış bilgilenmeye bağlıdır. Birçok hastada radyoterapi, kemoterapinin hemen ardından başladığından, bu iki tedavinin yan tesirlerinin birbirine karıştırılması anlaşılabilir bir durumdur. Kemoterapi “sistemik” bir tedavi olduğundan, yani tüm vücudu etkilediğinden, bu tedavi sırasında saçlarınız dökülebilir. Radyoterapi ise “lokal” bir tedavidir, yani doğrudan meme dokusuna ve belki bazen de çevre lenf bezlerine odaklıdır. Radyasyon başınızı hedeflemediği takdirde radyasyona bağlı olarak saçlarınız dökülmez.

Radyoterapi, radyoaktif olmama neden olur.

Sadece bazı vakalarda.

Dış radyasyonla tedavi görüyorsanız hiçbir zaman radyoaktif olmazsınız. Aldığınız radyasyon bir anda dokularınıza geçer – makine kapatıldığında vücudunuza radyasyon geçişi olmaz. Normal yaşam ritminizi devam ettirmeye çalışırken, radyasyon yaymadığınızı arkadaşlarınıza, ailenize ve iş arkadaşlarınıza hatırlatmanız önemlidir. Eğer tedavinin sonunda “yükleme” şeklinde bir iç radyasyon alırsanız, radyoaktif madde içinizde olduğu sürece radyoaktif olursunuz. Bu iç radyasyon tedavisini alırken, hastanede özel bir odada tecrit edilirsiniz.

Radyoterapi acı verir.

Tam olarak değil.

Makine günlük tedaviyi uygularken hastaların çoğu radyasyonu hissetmez. Bazı hastalar ise makine radyasyon uyguladığı sırada bölgede hafif ısınma veya karıncalanma hissederler. Zamanla, tedavi edilen bölgenin derisinde kademeli olarak kuruluk, duyarlılık, kaşıntı veya yanma ortaya çıkabilir. Bu duyular rahatsızlık verici olabilir ancak nadiren hastanın tedaviyi sonlandırmasına veya ara vermesine neden olacak kadar şiddetlidirler. Deri reaksiyonları ile ilgili diğerleri.

Lenf bezleriniz alınırsa, hayatınızın geri kalan kısmında kolunuz şiş kalır.

Yanlış : Lenf bezi cerrahisi, uzun süren rahatsızlık, hissizlik ve lenfödem adı verilen şişlik gibi rahatsızlık verici yan tesirlere neden olabilir. Genellikle vakaların ancak %5-10’unda bu durum görülür. Tüm koltuk altı diseksiyonu (I, II ve III düzey lenf bezlerinin alınması) VE cerrahiden sonra lenf bezi bölgesine radyoterapi uygulanması VE ayrıca kemoterapi verilmesi durumunda lenfödem riski %25’e yaklaşır. Etkilenen kolun düzgün kullanımı ve bakımı, ayrıca fizik tedavi, lenfödemin tedavisine ve şiddetinin azaltılmasına yardımcı olur.

Ailenizde meme kanseri öyküsü kuvvetli ise, lumpektomi ile birlikte radyoterapi tedavisi sizin için uygun değildir.

Yanlış : Ailenizde meme kanseri öyküsü olması, sizde ortaya çıkan kanserin başkalarında görülenlerden daha tehditkâr olduğu anlamına gelmediği gibi size meme koruyucu tedavi uygulanamayacağı anlamına da gelmez. Doktorunuzla birlikte aşağıdakilerin ışığında birçok faktörü değerlendirerek sizin için en uygun cerrahi tedavi türüne karar vermelisiniz : hastalığın evresi,kanserin “kişiliği”,yinelemeyi veya aynı memede kanser başlamasını önlemek için ne kadar agresif davranmak istediğiniz.

Mastektomi uygulanması, lumpektomi ile birlikte radyoterapi uygulanmasından daha güvenlidir.

Her zaman doğru değil : Memesinin tek bir bölgesinde kanser olan, tümörün 4 cm’den küçük olup temiz sınırlarla çıkarıldığı hastalarda, lumpektomi ile radyoterapinin birlikte uygulanması, mastektomi kadar etkilidir.

Cerrahi, kanserin havayla temas etmesine yol açarak yayılmasına neden olur.

Yanlış : Sağlığınız yerindeyken memenizde şüpheli bir şey saptanıyor. Cerrahi uygulanıyor ve tanı ortaya çıkıyor : kanser. Daha sonra yapılan testlerde başka bir yerde de kanser bulunduğunda, ilk olarak ameliyat sırasında kanser hücrelerinin havaya karıştığını ve tüm vücudunuza yayıldığını düşünüyorsunuz (“Oysa daha önce fark etmemiştim”). Ancak metastatik meme kanseri (memenin dışına çıkarak diğer vücut bölgelerine yayılan kanser) uzun süre sessiz kalabilir. Cerrahi tedavi kanserin bir yerlere yayılmasına yol açmaz, kanser cerrahiden önce de zaten oradadır.

Erkekler meme kanseri olmaz.

Yanlış : Bu yıl 211.000 kadına meme kanseri teşhisi konulacak ve 43.300′ ü ölecek; öte yandan 1.600 erkeğe meme kanseri teşhisi konulacak ve 400′ ü ölecek. Her ne kadar erkeklerin meme kanseri teşhisi oranı düşükte olsa, aylık kendi kendilerine kontrollerini yapıp değişiklikleri doktorlarına bildirmelidirler.

Meme kanseri tanısı otomatik olarak ölüm hükmü anlamına gelir.

Yanlış : Meme kanseri tanısı alan hastaların en az %80’inde herhangi bir metastaz bulgusu yoktur (kanser meme dışına ve lenf bezlerine yayılmamıştır). Ayrıca, bu hastaların %80’i en az beş yıl veya daha fazla ve birçoğu da daha uzun süre yaşamaktadır. Metastaz bulguları olan bir hasta uzun süre yaşayabilir. Bunlara ek olarak tedavide her geçen gün umut verici gelişmeler olmaktadır.

Meme kanseri açısından yüksek risk taşıyorum ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok.

Yanlış : Meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda bu riski azaltmanın -ortadan kaldırmak değil- birçok etkili yolu varıdr. Bu seçenekler arasında yaşam tarzı değişiklikleri (alkol tüketiminin en aza indirilmesi, sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz), ilaçlar; çok yüksek risk taşıyanlarda cerrahi (önleyici mastektomi, bazı kadınlarda önleyici yumurtalık alınması) önerilebilir. Risk düzeyinizle ilgili varsayımlarda bulunmadan önce doktorunuzla veya bir genetik danışmanla görüşünüz.

Ayda bir yapılan kendi kendine meme muayenesi meme kanseri tanısı için en iyi yöntemdir.

Yanlış : Yüksek kaliteli mamografi, meme kanserinin mümkün olduğunca erken, tedavi edilebilirliğinin en yüksek olduğu dönemde yakalanması için en güvenilir yöntemdir. Meme kanseri hissedilebilir duruma geldiğinde genellikle mamografide saptanabilecek boyuttan daha büyüktür. Yine de kendi kendinize veya bir uzman tarafından yapılan meme muayenesi çok önemlidir. Meme kanserlerinin yaklaşık %25’i sadece meme muayenesiyle (mamogramla değil), yaklaşık %35’i sadece mamografi ile ve %40’ı ise hem fizik muayene hem de mamografi ile saptanmaktadır. Her iki önlemi de almanız önerilir.

Yüksek yağ içeren besinler tüketilmesi meme kanserine yol açar.

Yanlış : Yapılan birçok büyük çalışmada, yüksek yağlı besinler tüketilmesi ile meme kanseri riskinde artış arasında açık bir ilişki gösterilememiştir. Halen devam eden araştırmalarda bu konunun açığa kavuşturulmasına çalışılmaktadır. Yüksek yağ içeren yiyeceklerden uzak durulmasının başka nedenlerle sağlıklı bir seçim olduğu söylenebilir : “kötü” kolesterolün (düşük yoğunluklu lipoproteinler) azaltılması, iyi kolesterolün (yüksek yoğunluklu lipoproteinler) arttırılması; daha sağlıklı besinler tüketme fırsatı oluşturması ve kilo kontrolüne yardımcı olması. Aşırı kilo meme kanseri için bir risk oluşturmaktadır; çünkü fazla yağ, yumurtalıklar dışındaki östrojen üretimini arttırmakta ve vücuttaki genel östrojen düzeyinin yükselmesine yol açmaktadır. Eğer kiloluysanız veya kolayca kilo almaya meyilliyseniz yüksek yağ içeren besinlerden uzak durmanız iyi bir fikirdir.

Doğum kontrol hapları meme kanserine yol açar.

Yanlış : Günümüzdeki modern doğum kontrol hapları düşük dozda östrojen ve progesteron hormonları içerir. Yapılan birçok araştırmada doğum kontrol hapları ile meme kanseri riski artışı arasında bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, birçok farklı çalışmanın sonuçlarının birleştirildiği bir çalışmada, doğum kontrol hapları ile meme kanseri riskinde küçük bir artış arasında ilişki saptanmıştır. Aynı çalışmada ayrıca, riskteki bu hafif artışın zamanla azaldığı gösterilmiştir. On yılın sonunda, doğum kontrol hapları ile meme kanseri riski artışı arasında bir ilişki kurulamamaktadır. Doğum kontrol haplarının yararları da vardır :

  1. Yumurtalık ve endometrium kanseri riskinde azalma,
  2. Adet bozuklukları, pelvik iltihabi hastalık ve yumurtalık kistlerinin iyileştirilmesi,
  3. Kemik mineral yoğunluğunun düzeltilmesi.

Herhangi bir ilaç kullanırken, riskleri ve yararları değerlendirerek kendiniz için en iyi kararı vermeniz gerekir.

Deodorant/ Ter önleyici kullanmak meme kanserine yol açar.

Yanlış : Koltukaltı bölgesine uygulanan ter önleyici veya azaltıcılarda bulunan aktif maddelerin meme kanseri riskini arttırdığını gösteren herhangi bir bulgu yoktur. Meme kanseri ile ter önleyiciler arasında ortaya atılan ilişki, anatomi ve meme kanseri hakkındaki yanlış bilgilere dayanmaktadır.

Sadece annenizin ailesindeki meme kanserleri sizin riskinizi arttırır.

Yanlış : Annenizin veya babanızın ailesinde meme kanseri öyküsü olması sizin riskinizi eşit olarak etkiler. Bunun sebebi, genlerinizin yarısının anneden, yarısının babadan gelmesidir. Ancak meme kanseri geni bozukluğu bulunan bir erkekte meme kanseri gelişme riski, aynı geni taşıyan bir kadındakinden daha düşüktür. Bu nedenle, babanızın aile öyküsü hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, baba tarafınızdaki erkekleri değil, esas olarak kadınları incelemeniz gerekir.

Memede kitle bulmak meme kanseri olduğunuz anlamına gelir.

Yanlış : Her 10 kitleden 8′ i kanser değildir. Eğer memenizde sürekli bir kitle veya değişiklik hissederseniz bir an önce doktora görünmelisiniz. Çoğu zaman kadınlar korkuları yüzünden düzenli sağlık kontrolü yapmazlar. Bazen kadınlar karşılaşacakları şeylerden korktukları için tedaviden uzak dururlar. Aylık kendi kendinize kontrollerle, düzenli doktor ziyaretleri ve düzenli mamografi çekimleriyle kendi sağlığınızla ilgilenin.

Meme kanseri sadece yaşlı kadınları etkiler.

Yanlış : Yaş ile birlikte meme kanseri riskinin arttığı doğru olmakla birlikte, meme kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Doğumdan 39 yaşına kadar her 231 kadından biri meme kanserine yakalanır (risk <=/%0.5); 40-59 yaşları arasında bu olasılık 25’te 1’dir (%4 risk); 60-79 yaş arasında ise 15’te 1’dir (yaklaşık %7). Doksan yaşına kadar yaşayacağınız varsayılırsa, hayatınız boyunca meme kanserine yakalanma olasılığınız 7’de 1’dir. Bu da genel yaşam boyu riskinizin %14.3 olduğu anlamına gelir.

Meme kanseri açısından bir risk faktörü taşıyorsanız, muhtemelen hastalanırsınız.

Yanlış : Meme kanseri geni anormalliği gibi en kuvvetli risk faktörlerinden birini taşıyor olsanız bile meme kanserine yakalanmanız kesin değildir. Kalıtsal BRCA1 veya BRCA2 genetik bozuklukları taşıyan kadınların tüm yaşamları boyunca %40-80’inde meme kanseri ortaya çıkmakta; %20-60’ında ise meme kanseri görülmemektedir. Diğer tüm risk faktörlerinin meme kanserine yol açma olasılıkları daha düşüktür.

Ailenizde meme kanseri geçmişi yoksa hastalanmazsınız.

Yanlış : Her kadın biraz meme kanseri riski taşır. Meme kanserine yakalanan kadınların %80’inin aile öyküsünde meme kanseri yoktur. Yaş -hayatın yıpratması- meme kanseri için bilinen tek başına en önemli risk faktörüdür. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda risk biraz artabilir, çok artabilir veya değişmeyebilir. Bu konuda kaygılarınız varsa doktorunuzla veya bir genetik danışman ile aile öykünüzü görüşünüz. Boşuna endişeleniyor olabilirsiniz.